bilgi

Gün içerisinde milyonlarca bilginin arasından geçeriz. Bunların bize tesir etmesi, kalıtsal ve çevresel faktörlerden meydana gelen kişiliğimize ve ihtiyaçlarımıza bağlıdır. Kimi bir ağacın yanından geçerken ondan bir şeyler öğrenir, kimi satır aralarından, kimi otobüs beklerken. Ancak şu değişmez: Doğanın en bonkör olduğu konu bilgidir.

Bu nedenle, her soyut kavram gibi öğrenme de tek cümleyle açıklanamaz, sıkıştırılamaz ve yüzeyselleştirilemez.

Öğrenme bu kadar kinetikken kimin, kimden, neyi, nasıl, ne kadar öğrendiğini tartışmak çok anlamsızdır. Bir insan bir insanı “taklit ediyor” veya ona “özeniyor” denilen sığ ve bayağı lakırdıların işaret ettiği eylemlerin altında aslında etkilenme, esinlenme, dolayısıyla öğrenmenin göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir payı vardır. Bu, iki kelimeyle küçümsenemeyecek kadar kutsal olan kendini geliştirme arzusudur.

Toplumun, kendini geliştirmeye açık bireyleri hedef aldığı bir diğer yafta da “sen çok değiştin”dir.

Kendine yeni deneyimler sunan insanların değiştiğinin düşünülmesi, düşünen kişinin stabilliğinden ve buna duyduğu öfkenin “yansıtma”sından başka bir şey olamaz. Deneyimde, yanlış yola girilse dahi, yola  girmek, yola hiç çıkmamış olmaktan yeğdir.

Herkes herkese bildiği her şeyi öğretmeye gayret etseydi, bunu yaparken muhatabını da dinleseydi bilgi daha işlevsel ve pragmatikleşmez miydi? 

Örneğin Ayşe, kitaptan edindiği bir bilgiyi pratikte kullanamıyor; ama o bilgi Ayşe’yi çok etkilediğinden bunu Ali’yle paylaşıyor. Başka bir gün Ali, bu bilgiyi pek önemli bulmamasına rağmen sohbetin tıkandığı bir esnada bunu Ahmet’e aktarıyor. Ahmet’in kafasında led ışıklar yanıyor. Bu bilgiyi üretime/yaratıma çevirebileceğini düşünüyor çünkü. Yapıyor da. Ve Ahmet bu yaratımı neticesinde kendi hayatı adına büyük bir atılım yapıyor. 

Burada ne olmuştur? Ayşe ve Ahmet tanışmıyorlardır. Ahmet, Ayşe’nin okuduğu o kitabı okumayacak ve muhtemelen o cümleye/bilgiye başka bir zaman da rastlayamayacaktır. Ve muhtemelen hayatı, şu ankinden çok başka olacaktır.

Buradan fiziğe de geçilebilir. Fakat “etkilenmek, esinlenmek ve öğrenmek’’ mühimdir.

Başkalarının penceresinden, merceğinden, perspektifinden, bakış açısından kendinizi sorumlu tutmayın diyerek bu bahsi de burada kapıyorum.