düşünsenize

Küçükken hiç değilse doğum günleridir, bayramlardır, yılbaşıdır böyle özel günlerde sevdiğimiz herkes bir araya gelirdi. Çünkü sevdiklerimiz sınırlıydı, avuçlarımıza sığabilecek kadardı, üstelik avuçlarımız ufacıktı. “Neyse ki herkes burada” rahatlığıyla, ölseniz ölebilirdiniz.

İlerleyen yaşlarda öyle olamıyormuş. İnsanlarınız öyle birikiyor, öyle dağılıyor ve siz öyle bölünüyormuşsunuz ki, evlenecek de olsanız yine bir yerden fire verecek kadar genişlemiş bulunuyormuşsunuz. Bu yüzden büyümek, herhangi bir yere gittiğinde birine kavuşmak kadar birini terk etmeye tekabül ediyormuş.

Fiziksel olarak büyürken, çevresel olarak da büyüdüğümüzü fark etmiyor, ruhumuzun nostalji köşesindeki tatlılığı; çocukluğumuzun dar zamanları, mekanları, kişileri ve olaylarından kaynaklandığını unutuyormuşuz.

Büyümek hep özlemekmiş.

Düşünsenize, ölseniz ölemezsiniz.

Yine hiçbir şeye merhem olmayacak bir yazı yazdım. Anca böyle kendi kendime kudururum ara ara.