Eskiden ünlülük kavramı çok başkaydı. Misal Tarık Akan dediğin zaman kimse demezdi ki ”Aa ben tanımıyorum, o kimmiş?” herkes için ünlüydü. Şimdi sosyal medyada 1 milyon takipçisi olan, kimsenin tanımadığı ünlü var. Adam video atmış 8 milyon izlenmesi var ama kimse görmemiş.
Fake adı altında sahte izlenme ve yorumlara da çok gülüyorum. Adam fotoğraf atmış, aynı saniyede 200 yorum gelmiş. ”Bayılıyorum sana” ”ama o gözler” ”yeni proje yok mu?” diye çıldırıyor millet. Yeni proje yok mu diyen adamın profiline bir giriyorsun Endonezya’da ayakkabı. Bir tek fotoğrafı var o da ayakkabı, öylece duruyor orada tek başına. Ayrıca projeleri için çıldıran güruhun birçok kısmı Latin alfabesini ilk defa bu yorumda kullanmış. Kendi profili tamamen Çince, Japonca. Komik.
Kendimizi abartmayı bu kadar seviyor olduğumuz şu hayatta sanıyorum ki sahte yorumlar kimseyi rahatsız etmiyor. Çünkü içten içe kendimizi hep beğeniyoruz. Akşamları duştayken, gün içerisinde girdiğimiz tartışmaları tekrar ettiğimizde kesin kazanıyoruz. ”Ulan orada şunu deseymişim var ya” diye başlayıp hayalimizde karşımızdakini hacamat ediyoruz. Kimse yokken düşünmek kolay. Asıl sorun düşündüğünü paylaştığın andaki sessizlikte. Bu yüzden yazmak keyifli, tabii okuyan varsa. Var ise ses etsin, ben Bahadır. Hoş buldum.