vicdan

(Sinirli ve bu yüzden dağınık bir yazı.)

Dilerim Allah vardır; çünkü adaletin olmadığı yerde ilahi adalet düşüncesi en büyük sığınak oluyor. Benim bunlara inancım olmayınca, tüm olan bitenlere karşı çaresizliğimden ellerimi yiyorum yalnızca.

En kuvvetli duygularımdan birisi adalet. Kendimi bildim bileli, kendi meselemin dışında hep başkaları uğruna gerek sözlü gerekse içsel kavgalar ettim. Kendime dayaklar attım, dayaklar yedim. Çünkü Mehmet Akif’in hayatının canlandırıldığı o tiyatro oyunu metninin tek güzel yanıydı “Zulme rıza zulümdür” cümlesi.

Haksızlığa karşı bir adalet mekanizmasının olmayışı beni tahrik ediyor. Bazen yetilerimi kontrol edemeyecek kadar azgınlaşıyorum. Kötünün kötü oluşunun telaffuz dahi edilememesi, kimsenin buna ikna olamaması ve rızayla biriken zulmün giderek şiddetlenmesi karşısında şeytan olsa konuşurdu, biliyorsunuz.

Prensipli her insanın en büyük dayanağı o prensiplerken ben, bir prensip sahibi olarak, tüm inançlarımı, ahlak anlayışımı, yaşama gayemi, ideallerimi vs. karşıma alıp günaşırı “Ya yanılıyorsam?” diyorsam, herkesin kendinden bunca eminliğinden nasıl ürpermem? Nasıl korkmam insandan, insana nasıl öfkelenmem? İnsanı koşulsuz sevgiyle nasıl kucaklayabilirim?

Ben yapamıyorum. Ellerimi, bir de kendimi yiyip bitiriyorum.